PRIMUM NON NOCERE telefon 0212 274 41 41 lorem ipsum dolor sit amet
A A A
pulse

Kanser Hakkında Genel Bilgi

Kanser Nedir?

Normal şartlarda, hücreler vücudun ihtiyacı olan yeni hücreleri oluşturmak üzere büyür ve bölünerek çoğalırlar. Hücreler yaşlanınca ölür ve yerlerini yeni hücreler alır. Vücut görevi bitmiş, yaşlanmış hücreyi ayıklar. Bu düzen aksadığı zaman vücudun ihtiyacı olmadığı halde hücreler çoğalmaya ve yaşlı, ölmesi gereken hücreler ölmemeye başlar. Bu fazla hücreler, tümör adı verilen bir kitle oluştururlar. Tümörler iyi huylu (benign) veya kötü huylu (malign) olabilirler.

Benign tümörler kanser değildir. Hayatı hemen hemen hiç tehdit etmezler, genellikle çıkarıldıktan sonra tekrar oluşmazlar, çevredeki dokuları işgal etmezler, vücudun diğer bölümlerine yayılmazlar.

Malign tümörler kanserdir. Benign tümörlerden daha tehlikelidirler ve hayatı tehdit edebilirler, çoğunlukla çıkartılabilirler ancak buna rağmen bazen tekrar büyüyebilirler, etraftaki doku ve organları işgal ederek onlara zarar verebilirler, vücudun diğer bölümlerine sıçrayabilirler. Kanser hücresi ilk oluştuğu bölgeden ayrılabilir, kan veya lenf dolaşımına girebilir. Gittikleri organlarda da yeni tümörler oluşturup zarar verebilirler. Kanserin başka doku veya organlara yayılmasına metastaz denir.

Halkın anlamakta güçlük çektiği bir tür insitu kanserlerdir. İnsitu kanseri olan olgularda tümörün olduğu bölgede kanser hücreleri vardır ancak bu tümörlerde kanser hücrelerinin lenf yollarına veya kan damarlarına girerek yayılması (metastaz yapması) söz konusu değildir. Yani bu tür kanserler yaşamsal tehdit yaratmaz. Tedavileri türlere göre değişmekle beraber genellikle cerrahi veya radyoterapi ile yapılır, insitu kanserlerde kemoterapi uygulanmaz.

Belirti ve bulgular

Memede veya vücudun herhangi bir yerinde kitle, deride yeni bir ben oluşması veya mevcut bir bendeki değişiklik, iyileşmeyen yara, düzelmeyen ses kısıklığı veya öksürük, bağırsak veya idrar yapma alışkanlıklarında değişiklik, yemek sonrası rahatsızlık, yutma güçlüğü, sebepsiz kilo kaybı, beklenmedik kanama veya akıntılar, kanser belirtisi olabilir. Çoğunlukla bu şikayetlerin sebebi mutlaka kanser değildir. Sıklıkla erken evrelerde ağrı olmaz. Doktora gitmek için ağrının ortaya çıkması beklenmemelidir.

Tanı

Eğer şikayetleriniz varsa veya tarama testlerinizde kanseri düşündürecek bulgular varsa bu mutlaka araştırılmalıdır. İlk girişim hastanın dinlenmesi, şikayetlerinin değerlendirilmesi ve muayenesidir.

Laboratuvar tetkikleri: Kan, idrar veya gereğine göre vücut sıvılarına bakılabilir. Kanserli hastaların kan testlerinde çeşitli bulgular olabilir. Kan kanserleri dışında sadece kan testleri ile tanıya gidilemez. Kan testleri çok değerlidir ancak tek başına erken tanı aracı olarak kullanılamaz.

Görüntüleme yöntemleri: Röntgen, bilgisayarlı tomografi (CT) , sintigrafi, ultrasonografi (USG), manyetik rezonans (MRI), PET-BT incelemeleri ihtiyaca göre ve hastalığın durumuna göre kullanılır. En pahalı tetkik mutlaka en doğru veya en gerekli olan değildir. Hastaların kendi akıllarına göre tetkik istemeleri veya yaptırmaları hiçbir uygar ülkede mümkün değildir.

Biyopsi: Çoğunlukla, doğru bir tanı konulabilmesi için biyopsi alınması gerekir. Dokudan bir parça alınır ve laboratuvara gönderilir. Patoloji uzmanı mikroskop altında bu dokuyu inceler. Bu doku iğne yoluyla, ameliyat yoluyla veya endoskopi denilen bir aletle vücuda girilerek alınabilir.

Evreleme

Eğer kanser tanısı doğrulanırsa, en iyi tedaviyi uygulamak için, hastalığın ne kadar yayıldığını (evresini) bilmek gerekir. Meme, akciğer, prostat, kalın barsak gibi pek çok organın kanserinde tümörün büyüklüğü, lenf bezlerine ve diğer organlara yayılımına bakarak evrelendirme yapılır. Hastalığın evresini öğrenmek için başka incelemeler de yapılabilir.

Tedavi

Hastaların yapılacak tedavinin detaylarını bilmek en doğal hakkıdır. Bu bilgiler hastaya doğru olarak anlatılır. Eğer hasta bunları konuşmak istiyorsa, tanının veya bilgilerin hastadan gizlenmesi söz konusu değildir.

Kanser çoğu zaman birden fazla uzmanın birlikte çalışmasını gerektirir. Onkolojik tedaviler, cerrahi, radyasyon onkolojisi ve medikal onkoloji dallarının duruma göre birlikte ve belli bir sıra ile yapılması ile uygulanır.

Tedavi yöntemleri: Tedavi kararı hastalığın türüne ve evresine göre değişir. Doktorlar ayrıca hastanın yaşını ve genel sağlık durumunu da göz önüne alırlar. Çoğu zaman amaç, hastalığın tamamen iyileştirilmesidir. Bunun mümkün olmadığı durumlarda, hastalığı kontrol etmek, mümkün olduğunca şikayetleri azaltmak amaçlanır. Zaman geçtikçe tedavi planı ihtiyaca göre şekillendirilir.

Tedavilerin hemen hepsi cerrahi (ameliyat), radyoterapi veya kemoterapi ile olmaktadır. Bazı kanserlerde tedavi yöntemlerinden sadece birisi, bazılarında ise birkaçı birlikte uygulanabilir. Kanserin cinsine göre kanserli doku ameliyatla çıkartılabilir veya radyoterapi ile yok edilebilir. Vücudun belirli bir bölümündeki kanser hücreleri çıkartılır veya yok edilir. Hastalığın türüne ve evresine göre bu tedavi yani tek başına radyoterapi veya cerrahi yeterli olabilir. Yine hastalığın türüne ve evresine göre bu tedaviler birlikte yapılabilir veya bunlara ilaç tedavisi (kemoterapi, hormonoterapi) eklenebilir.

Her tedavi yöntemi gibi kanser tedavilerinin de çeşitli yan etkileri vardır. Bu yan etkileri topluca tanımlamak akıl karıştırıcı ve korkutucudur. Bir hasta veya hastalık için geçerli olan bir diğeri için geçerli değildir. Sizin için olası yan etkiler size anlatılacak ve çareleri de sunulacaktır. Çağdaş yöntemlerle yan etkiler eskiye göre azalmış veya daha kolay dengelenebilir hale gelmiştir. Yan etkilerden, kulaktan dolma bilgilerle, korkarak tedaviyi geciktirmek veya reddetmek sıkça karşılaştığımız bir durumdur.

Cerrahi

Ameliyatla kanserli dokunun, organın, lenf yayılımının veya sıçramış hastalığın (metastazın) çıkarılmasını amaçlar. Genellikle kanser cerrahisinde prensip görünen hastalığın tümünün çıkartılmasıdır. Bu sebeple eğer kanser tamamen çıkartılabilecek boyutu aşmışsa hastanın ameliyat olmaması gerekir. Bunun tıbbi adı inoperabl hastalıktır. Kanser türlerine göre bazen kanserli doku ilaç, radyoterapi veya ikisinin birlikte kullanılması ile küçültülür ve sonra ameliyat edilebilir. Bıçak vurunca kanser yayılır gibi bir tıbbi bilgi yoktur. Tıpta temel prensip hastaya yararlanmayacağı tedavinin sunulmamasıdır. Bu nedenle her hasta cerrahi için uygun değildir. Tabii ki diğer tedavi yöntemleri de benzer şekilde her hastaya uygulanmaz.

Son 30 yıldır organ koruyucu tedavi kavramı kanser tedavisinde ana amaca dönüşmüştür. Organ koruyucu tedavi kavramında cerrahinin boyutları küçülmüş veya mümkün olduğu zaman hiç yapılmamasına başlanmıştır. Örnek olarak meme kanseri ve gırtlak kanseri verilebilir. Memenin tümünün alınması artık çok seyrek olarak, sadece zorlayıcı durumlarda yapılmaktadır. Gırtlak kanserinde de mümkün olan durumlarda radyoterapi ile tedavi tercih edilmekte, ya da cerrahi ile sadece hastalıklı bölge alınmakta, gırtlak fonksiyonu yani doğal konuşma korunmaktadır. Hastalığın türüne veya evresine göre hastaya ameliyat öncesi kemoterapi, radyoterapi veya ikisi birlikte uygulanıp cerrahi sonra yapılabilir.

Radyoterapi (Işın tedavisi)

Kanser hücrelerini öldürmek için ışınların kullanılmasıdır. Radyoterapi ışınlar vücuda dışarıdan verilerek (eksternal), dokuların içine radyoaktif maddeler yerleştirerek (brakiterapi) yapılır.

Eksternal radyoterapi uygulamalarında hasta tedavi aygıtından çıkan ışınlarla tedavi edilir. Bu ışınlar çoğunlukla x ışınları veya elektron ışınlarıdır. Hasta tedavi sırasında bu ışınları hissetmez, görmez ve hiçbir şekilde acı duymaz.

En çok kullanılan çağdaş radyoterapi aygıtları lineer akseleratörlerdir. Bu aygıtlar x ışını ve elektron ışını çıkartır. Farklı enerji seviyeleri vardır. Aygıtın yapıldığı yıla ve donanımına göre değişen tekniklere sahiptir. Bu donanımın en üst seviyesi IMRT (yoğunluk ayarlı radyoterapi) ve IGRT'dir (görüntü yönlendirmeli radyoterapi). Klasik lineer akseleratörler esas planlanış özellikleri değiştirilerek ek programlarla IGRT ve IMRT yapma özellikleri ile donatılırlar. Volumetrik IGRT, IMRT ve adaptif radyoterapi son yıllardaki teknolojinin en üst seviyesidir. Bu aygıtlar 360 derece dönerek ışın çıkartır, özel koruma çubukları ile (leaf) ışını sürekli şekillendirir. Bu aygıtlar tek dönüş veya çok dönüş yaparak klasik IMRT den daha uygun doz dağılımı ve dokunun yoğun doz ile sarılmasını sağlar. Hastadaki günlük değişiklikler pozisyon ve tümör değişikliği olarak belirlenir, pozisyon değişikliği anında düzeltilir. Tümör değişiklikleri için gerektiğinde yeni plan yapılır (adaptif radyoterapi). Bu karmaşık yöntemler her hasta için gerekli değildir. Bu aygıtların çoğu birkaç tekniği uygulayabilecek yapıdadır. Diğer tedavilerde olduğu gibi, mutlaka, en son teknoloji en gerekli olan değildir.

Radyoterapinin yan etkileri radyasyonun dozu, çeşidi ve uygulanan vücut bölgesine göre değişir. Örneğin karın bölgesine verilen ışın, bulantı, kusma veya ishal yapabilir. Tedavi uygulanan cilt bölgesi kırmızı, ağrılı ve hassas olabilir. Tedavi edilen bölgedeki saç ve kıllar dökülebilir. Tedavi yan etkileri kesinlikle vücudun ışınlanan bölgesi ile sınırlıdır. Örneğin saçlı deri ışınlanmadıkça saç dökülmesi görülmez.

Kemoterapi (İlaç tedavisi)

Kanser hücrelerini öldüren ilaçların verilmesidir. Çoğu hasta ilaçları damar veya ağız yoluyla alır. Her iki şekilde de ilaç kana karışır ve vücudun her tarafındaki kanser hücrelerini etkiler. Kemoterapi belli aralıklarla verilir. Genellikle tedavi 1 veya iki günde verilir, sonraki tedavi gününe kadar günler veya birkaç hafta boyunca beklenir. Pek çok hastaya tedavi yatırılmadan günlük tedavi olarak, hastanede gece kalmadan verilir.

Yan etkiler ilaca ve dozuna göre değişir. İlaçlar hızlı çoğalan kanser ve vücut hücrelerini etkiler.

Kan hücreleri: İlaç, sağlıklı kan hücrelerine zarar verdiğinde enfeksiyon ve kanamaya eğilim olabilir, çok halsiz ve güçsüz hissedilir.

Saç kökleri: Saç dökülmesi olabilir. Tedaviden sonra saçlar yeniden çıkacaktır.

Sindirim sistemi: İştahsızlık, bulantı, kusma, ishal, dudak veya dilde yaralar olabilir.

Yan etkiler rahatsız edici olsa da çoğu geçicidir. Bunların çoğu iyileştirebilir veya kontrol edilebilir.

Hormon tedavisi

Bazı kanserler büyümek için hormonlara ihtiyaç duyar. Hormon tedavisi, kanser hücrelerinin ihtiyaç duyduğu hormonları alması veya kullanmasını engellemek için yapılan sistemik bir tedavidir. İlaçlarla veya ameliyatla yapılır.

Yan etkiler, tedavi yöntemine göre değişmektedir. Kilo alımı, sıcak basması, bulantı olabilir veya doğurganlık etkilenebilir. Kadınlarda adetler düzensizleşebilir veya kesilebilir, vajinada kuruluk olabilir. Erkeklerde impotans, cinsel isteksizlik, memelerde büyüme ve hassasiyet oluşabilir.

Biyolojik tedavi

Sistemik bir tedavidir, bağışıklık sisteminin kanserle savaşmasına yardımcı olur. Örneğin mesane kanseri olan bazı hastalara ameliyat sonrası BCG aşısı sıvısı, mesaneye bir kateter konularak verilmektedir. Bu sıvıda bağışıklık sistemini uyaracak, canlı, zayıflatılmış bakteriler bulunur. BCG’nin yan etkileri olabilir. Mesaneyi rahatsız edebilir, bazen bulantı, biraz ateş yükselmesi ve titremeler olabilir.

Diğer pek çok biyolojik tedavi, damar içi ilaç uygulayarak verilir. Bazı hastalarda ilacın verildiği cilt bölgesinde kızarıklık oluşabilir. Bazılarında ateş, titreme, baş ağrısı, kas ağrısı, kırgınlık, güçsüzlük gibi grip benzeri şikayetler ve bulantı yapabilir. Bazen biyolojik tedavilerde kan basıncı değişikliği, solunum güçlüğü gibi çok daha ağır yan etkiler gözlenebilir.